17 Mayıs 2012 Perşembe

KARATE

KARATE NEDİR TARİHİ STİLLERİ

 

 

Karate, Japon silahsız savaş sanatı Karate Do (空手道:からてどう), için yaygın kullanılan kısaltılmış terim olup Japonca kara (空:から)boş + te (手:て) el + do yol, sanat kelimelerinden oluşmakta ve silahsız elin yolu/sanatı anlamına gelmektedir. Zen Budizmi ve Japon kültürü ile yoğrulan Karate, kişinin kendini; bedensel ve zihinsel olarak eğitmesi ilkesi üzerine kurulu, eğitim sistemi sayesinde insanı şiddetten uzaklaştıran, barışçıl duygular beslemesini sağlayan bir disiplindir.

Etimoloji
Karate'nin adının kaynağı hakkındaki bilgi günümüzde bile tartışılmaktadır. "Kara" Japonca'da boş anlamına gelmektedir. Çince'de ise "kara" Çin demektir. "Te" ise el veya yumruk anlamına gelir. Kelime daha önceleri kanji ile 唐手 şeklinde ve "Çin eli/yumruğu" anlamına gelecek biçimde yazılırken, daha sonraları aynı şekilde okunan ama "boş el" anlamına gelen 空手 biçiminde yazılmaya başlanmıştır. Bu etimoloji Çin kökenli kempo'nun, Ryukyu takımadalarının yerli dövüş teknikleri ile kaynaştırılması sonucu Karate'nin ortaya çıkmasıyla da uyumludur.
 Tarih
Karate Okinawa adasında doğmuştur. Çin (özellikle Fujian) kaynaklı kempo tekniklerinin Ryukyu adalarının yerli dövüş stilleriyle kaynaştırılması sonucu Okinawa'nın çeşitli yer isimleriyle adlandırılan (Naha-te, Shuri-te, Tomari-te, vb.), ustadan ustaya önemli farklılıklar gösteren ve toplam bir terim olarak "Karate" (唐手) olarak bilinen savaş sanatları doğmuştur. Karate'nin bu erken dönemine ilişkin en önemli belge Çince yazılmış olan ve 20. yüzyıl başlarına kadar yaygın olarak kullanılan Bubishi (武備志) adlı kitaptır. Geleneksel Okinawa toplumunda Karate pēchin (親雲上) adı verilen samuray sınıfı tarafından öğreniliyordu.
Japon Budo'sunun Karate üzerindeki etkisinin 19. yüzyıla kadar sınırlı olduğu söylenebilir. Ancak 20. yüzyıl başında başta Gichin Funakoshi olmak üzere çeşitli Okinawalı ustaların Japonya'ya yerleşmeleri sonucu Karate Budo ile uyumlulaştırılmaya başlanmıştır. Bu aşamadan itibaren, gendai budō (現代武道) adı verilen modern Japon savaş sanatları ile birlikte gelişimini sürdüren Karate, biçim ve anlayış yönünden Jigoro Kano'nun Jujutsu kökenli Judo'yu yaratmasından önemli ölçüde etkilenmiştir. Yine bu dönemde Karate'nin "boş el" anlamına gelen 空手 biçiminde yazımı yaygınlaşmıştır.
İkinci Dünya Savaşı'na kadar Japonya'da dahi çok bilinen bir dövüş tekniği değildi. Daha sonraları Amerikan işgali sırasında popülerliği artmıştır. Fakat Amerikan ordusu işgal sırasında kendine karşı kullanılma riskinden ürktüğü için bu savaş sanatının bir savunma sporuna çevirilmesini istedi. Bu istek o zaman Karate'nin duyulmasında büyük rol oynayan Funakoshi tarafından karşılandı ve Karate'nin ilk spor versiyonu oluşturuldu. Bu sayede öğrenmesi yıllar alan ve oldukça zor olan sanat tüm dünyada popüler hale gelebilmiştir. Daha sonra öğrencileri tarafından stili, Ustanın şiir yazarken kullandığı mahlası olan Shōtō, yer, okul anlamına gelen Kan ve metod, stil anlamına gelen Ryū kelimelerinin birleşimi olan Shōtōkan-ryū (松濤館流) veya kısaca Shotokan (松濤館) olarak adlandırılmıştır.
 
Terminoloji Giysilerine Karate-gi, öğrencilerine karate-ka denir. Karate antrenmanları genel olarak üç kısımdan oluşur. Bunlar, Kihon, Kata ve Kumite'dir. Kihon karatedeki temel tekniklerin parça parça çalışılmasıdır. Kata, sıraları önceden belirlenmiş çeşitli tekniklerin belirli bir sıra ile uyguTürkiye'de Karatelandığı Karatenin kuşaktan kuşağa aktarılması için oluşturulmuş alıştırmalardır. Kumite antrenmanda yapılan dövüş alıştırmasıdır.
 Karate Türkiye'ye 1962 yılında Güreş antrenörü Halil Yüceses'in Japonya'dan dönüşü sonucu Judo ile birlikte girmiş, bazı Karate tekniklerinin çeşitli judo hocalarıca öğretilmeye başlanması ve Türk Silahlı Kuvvetleri yakın dövüş eğitiminde yer bulması üzerine tanınmıştır. 1969 yılında Judo Federasyonu teknik direktörü Michael Novowitch antrenör kurslarında judonun yanı sıra Karate eğitimi de vermiştir. Hakkı Koşarın öncülüğünü yaptığı Türkiye Amatör Karate Organizasyonu ile 1970'lerde judodan bağımsızlaşma sürecine giren Karate 1980'de Türkiye Judo Federasyonu'nun Türkiye Judo ve Karate Federasyonu olarak yeniden örgütlenmesiyle federasyonlaşmış, 1990'da ise Türkiye Karate Federasyonu kurulmuştur. Türkiye'de Karate'nin ilk yıllarından itibaren JKA-Shotokan ekolü (Nakayama stili) açık bir egemenlik kurmuştur. Bu durum Karate'nin "geleneksel karate" ve savaş sanatı anlayışından çok bir müsabaka sporu olarak tanınmasına ve organize olmasına yol açmıştır. Türkiye'de Karate faaliyetlerinin yaklaşık %95'i Shotokan stilinde ve "spor karate" formundadır.

Karate Stilleri
Shotokan Goju Ryu Shito Ryu Wado Ryu Ashihara Kyokushinkai Uechi Ryu
Shotokan


(Japonca: 松濤館流 Shōtōkan Ryū), Japon Karate Federasyonu tarafından kabul gören dört Karate Stilinden biri. Günümüzde Japonya dışında en çok yayılmış stildir. Ryu kelimesi Japoncada metodoloji, metod, stil anlamına gelir. Adını stilin kurucusu olan Gichin Funakoshinin şiir yazarken kullandığı mahlasının, öğrencileri tarafından çalıştıkları Dojoya verilmesinden almıştır. Shoto Çam kokulu dalgalar, Kan ise okul anlamına gelir. Doğup büyüdüğü Okinawa adasında uzun yıllar Savaş Sanatları çalışan Funokashi, geleneksel karate tekniklerinin uygulanmasının çok zor olduğuna karar verdikten sonra, sanatın yediden yetmişe herkesin uygulayabilmesi ve Japonyada okullarda beden eğitimi derslerine girmesini amaçlayarak tenikler üzerinde düzenlemeler yapmıştır. Bu yüzden Usta, Karatenin özünü bozmak ve tekniklerin gücünü azaltmak konusunda eleştirilmiştir. Ancak Ustanın yaptığı düzenlemeler sayesinde teknikler gerçekten her yaşta sporcunun uygulayabileceği ve rahatlıkla kavrayabileceği hale geldiği için tüm dünyada yayılma imkanı bulmuştur. Bir karate tekniğinin güçlü bir şekilde uygulanabilmesi, sporcunun bu tekniği doğru bir şekilde çok tekrar etmesi ile sağlanır. Ancak geleneksel karate ekollerinde daha fazla fiziksel güce ve nefes egzersizlerine önem verilmiştir.Shotokan stilinin Türkiyedeki en tanınmış ve bilinen ustalarından olan Sensei Çağdaş AGUN bu sitilin rencide edilmemesi ve yayılmasına ciddi katkılarda bulunmuştur.



Goju Ryu

Goju Ryu (Japonca: 剛柔流 Goju Ryu), Dunya Karate Federasyonu WKF'nın[1] resmi olarak kabul ettiği dört Karate sitilinden biridir. Okinava kökenli Karate sitili olan Goju Ryu, Japonca Sert-Yumuşak Okul anlamına gelmektedir. Çin kökenli, 'iki karşıt ögenin birleştirilmesi" prensibinden oluşturulan wu pei chih doktrini üzerine kuruludur. Tüm Karate Stilleri içinde Çin Kökenli Savaş Sanatlarından en çok etkilenen Goju Ryu'dur. Stilin ortaya çıkışı Okinava Adasının Naha Kasabasından olan Kanryo Higashionna, (1850-1915)'ya dayanır.

Tarihçe

Goju Ryu karate Stili, Kanryo Higashionna nın Naha Te stilinden gelişerek meydana gelmiştir. Naha Te'nin geçmişini Kung Fu'nun beş hayvan stiline kadar takip edebiliriz. Yaklaşık 10 yıl Çinde savaş sanatları eğitimi alan Kanryo Higashionna Okinavaya döndüğünde yerel dövüş tekniğini Çinde öğrendiği prensiplerle sentezleyerek, Yardımcısı Chojun Miyagi ile birlikte öğretmeye başlamıştır.

1916 yılında Kanryo Higashionna öldüğünde, Chojun Miyagi stilin fiili yöneticisi olmuştur. Usta Miyagi, uzun yıllar Çinde kalarak ve Çinli Kung Fu ustaları ile çalışarak, tekniği geliştirmiş, Gerek Okinava gerekse Japonya'da birçok izleyici ve resmi yetkili önünde gösteriler yaparak stilinin tanınmasını sağlamıştır. Kitlelere ulaşmasını sağladığı için stilin kurucusu olarak anılır.
Okinawa Ryu Kyu adalar grubunun bir parçası olarak yüzyıllardır Çin ve Japon kültürlerinin birleştiği bir adadır. Çin etkisi, adada M.Ö. 300 yılından beri görülmektedir. Özellikle 15. asırda Sho Hanedanı sırasında doruğa çıktı ve Okinava altın devrini yaşadı. Bu etkiler sadece ticaret ve kültürde değil, yöresel savaş sanatlarında da hissedildi. Okinava halkı yıllardır oldukça sert olan "Te" (El) denen kendi tekniklerini kullanıyorlardı. Özellikle Çin'in Fukien Bölgesinde yaygın olan Shaolin Boksu "Te" yi etkileyip daha yumuşak, akıcı ve yuvarlak bir özellik kazandırmıştır. 1609’daki Japon istilasıyla altın devir bitmiş ve Japon etkisi görülmeye başlamıştır. Japonlar halkın silah taşımasını yasaklanmıştır. İşgalci Samuray'lar bu yasaktan muafdı. Ayrıca dövüş teknikleri çalışmaları da yasaklanmıştı. Bundan dolayı silahsız dövüş teknikleri gizlice çalışıldı ve sonraki üç asırda Okinava'nın özelliklerini kazandı.

Yerel silahsız savaş sanatı "Okinava Te" olarak anılmaya başlandı. Bu gizlilik yöresel ve kişisel etkilerle üç ana stilin gelişmesine neden oldu. Bunlardan Shuri Te, Shaolin Boksunun sert özelliklerinden etkilendi. Naha Te ise yumuşak olan Tao sisteminin enerjinin iç kontrölüyle birleşti. Tomari Te ise her ikisinin birleşimiydi. Buradaki önemli nokta Shuri Te saldırıya yönelik, yakalama ve fırlatma tekniklerini kapsayan Naha Te ise, savunmaya yönelik yöntemi seçti. 19. asır sonlarında Shuri Te ve Tomari Te birleşerek Shorin Ryu adını aldı. Naha Te ise Goju Ryu olarak adlandırıldı.

Bütün talebelerin iyi bilmesi gereken büyük usta Kanryo Higashionna tarafından geliştirilen Goju Ryu Karate, Gogen Yamaguchi tarafından geliştirilen Japon Goju sistemi Goju Kai haricinde orijinal stil olarak hiç bozulmadan kaldı. Goju Kai ise bir çok alt dala ayrıldı. Gogen Yamaguchi büyük usta Kanryo Higashionna'dan sonra gelen Chojun Miyagi'nin talebesiydi ve Goju Ryu'ya kendi yorumunu getirdi.

Japonya seyahati sırasında Chojun Miyagi'ye sisteminin adı sorulunca yine o an kendisi tarafından verilmiştir. Bu isim öğrencinin hem zihinsel hem de fiziksel özelliklerini ima eder. Fiziksel olarak, akıl ve vücudun doğru konsantrasyonu ile doğru nefes alıp vermenin sonucu olarak teknikler kaya gibi sert olmasına rağmen yumuşak, akıcı bir izlenim veren Taocu etkiler vardır. Zihinsel olarak hayatın basit yönlerini ve gerçeklerini takdir eden ve bunları seven mütevazı fakat aynı zamanda bir tehlike anında fiziksel ve zihinseş olarak güçlü olan bir insanın idealidir. Fiziksel ve zihinsel olarak yumuşak ve sertin mükemmel dengesini sağlamak ciddi bir Goju Ryu öğrencisinin amacı olmalıdır. Chojun Miyagi'nin idealleri ve felsefesi bugün gerçek Okinava Goju Ryu Karate’nin eğitim temelini oluşturmaktadır.[2]

Goju-Ryu Kata List
Geki Sai Dai Ichi Geki Sai Dai Ni Saifa Sanchin Seiyunchin Shisochin Sanseiru Seipai Tensho Seisan Kururunfa Suparinpei

Ashihara

Yirminci yüzyılda Kancho Hideyeku Ashihara tarafından kurulan Karate stili.

Kurucusu

Ashıhara 1944 de Japonya’nın Hıroshima Ken şehrinde doğmuştur. Deniz askeri okuluna gitmiş ancak devam ettirememiştir. Askeri okul sıralarında uzun müddet Kendo çalımış, sokak kavgalarına katılmıştı.
Okuldan ayrıldıktan sonra bir benzincide çalışmaya başladı.Sokakta kazandığı dövüş tecrübesini bir Do sanatında kullanmak istiyordu.Kenpo bir noktadan sonra ona yetersiz geldi. Çeşitli dojo lara gidiyor ve değişik sistemleri deniyordu.
Oyama’nın dojosuna 1961 yıllının eylül ayında 16 yaşında başlamıştı. 1964 yılında siyah kemeri aldı ve öğretmenliğe başladı Ashıhara.1966 ise kyokushin sisteminde çok önemli bir rütbeye geldi.

Çeşitli olaylar sonucu hocası ile arası açılan Ashihara kendi sistemini kurmuş ve çalışmalarına bu yönde devam etmeye başlamıştı. 1980 yılında Ashihara Kai Kan kuruldu.
Ashihara 1995 yılında hayata gözlerini yummuştur.

Kuruluşu

Kancho Hideyeku Kyokoshinkai Karete'nin kurucusu Masutatsu Oyama'nın öğrencilerinden biridir. Hocasından ayrıldıktan sonra kendi stili olan Ashihara kareteyi geliştirmiştir.
Ashihara karete genelde kyokushin izlerini taşır ve birçok önemli yönleri o sistemden alınmıştır.
Ashıharaya göre diğer karete sistemleri süslü kelimelerden oluşan branşlardı. ancak savaşmak ile karşı karşıya kalınınca gerçekler ortaya çıkıyordu.

Kyokushin kaikan


Kyokushin kaikan (Japonca 極真会館 Kyokushin kaikan), Masutatsu Oyama tarafından 1964 yılında geliştirilen tam temaslı karate stili. Japonca'daki anlamı "nihai hakikat için toplum"dur.

Stilin Doğuşu

Kyokushin'in kurucusu Masutatsu Oyama Choi Yeong-eui adıyla 1923 yılında güney Kore'de dünyaya geldi. Oyama Çin ve Kore Kempo stillerini çalışmıştı. 1938'de ailesiyle birlikte Japonya'ya göç etti ve burada Judo ve daha sonra Shotokan adını alacak olan Okinava Karatesi çalıştı. Japon toplumuna daha iyi uyum sağlamak amacıyla Masutatsu Oyama adını aldı. II.Dünya Savaşı'ndan sonra Goju Ryu karate stilini çalıştı. Bu dönemde karatesini geliştirmek için üç yıllığına dağlara çıktı. Daha sonra ABD'ye giderek profesyonel güreşçilerle gösteriler yaptı.
1953 yılında Oyama Dojo adıyla Tokyo'da kendi karate salonunu açtı ve savaş sanatları gösterileri için tüm dünyayı gezmeye başladı. En çok konuşulan gösterisi çıplak elleriyle boğaları öldürmesiydi. 1964 yılında stiline Kyokushin-kai adını resmen verdi.

Teknik ve Antreman

Kyokushinkai'de eğitim üç ana başlık altında gerçekleştirilir.
Teknik (Kihon) Form (Kata) Müsabaka (Kumite) Kyokushin sistemi shotokan ve Goju Ryu gibi geleneksel karate stilleri üzerine temellenmiştir ancak boks ve kick boks gibi mücadele sporlarından pek çok unsuru müsabakalarına (kumite) katmıştır.


Kyokushin sisteminin ana özelliği tam temaslı oluşudur. Bu sebeple eğitmen ve öğrenciler tam temaslı bir dövüşe kendilerini hazırlamak için sert müsabakalara katılmaları gerekmektedir. Diğer karate formlarından farklı olarak Kyokushin herhangi bir eldiven veya koruyucu malzeme olmaksızın tam temaslı dövüşe büyük önem verir. Bu oldukça sert görünmesine karşın rakibin yüzüne vuruş yapılmasına izin verilmemesi ciddi zarar görülmesini önemli ölçüde engellemektedir. Diğer taraftan kafa ve yüze diz veya tekmelere izin verilmektedir.

Kyokushin stili shotokan stilinin çizgisel yapısından çok Goju Ryu'nun dairesel stiline yakındır. Oyama Shotokan'ı birkaç yıl çalışmış ileri antremanlarını Goju Ryu'da yapmayı tercih etmiştir ve bu Kyokushin sistemine de yansımış ve önceleri Shotokan benzeri bir eğitim olmasına rağmen sonraları Goju Ryu ağırlığı sistemde kendini hissettirmiştir.
İlk dönemlerde Masutatsu Oyama, sistemin gerçekçiliği adına yüze yumruk vurulmasına izin vermekte ve koruyucu eldivenler de kullanılmamaktaydı. Ancak bu durum müsabıklarda ciddi sorunlara yol açtığından yüz ve boyuna el ve dirsek vuruşları yapılmasına izin verilmemeye başlandı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder